Tıbbi Cihazda Stratejik Büyüme Devrini Başlatmalıyız

18.09.2024 03:29
Tıbbi Cihazda Stratejik Büyüme Devrini Başlatmalıyız
Editör: Haber Merkezi

Erden; salgın sürecinde ortaya çıkan tabloda, acil ve büyük miktarlarda cihaz ve sarf malzemesi ihtiyacının kesintisiz olarak karşılanabilmesinin, Türkiye’nin bu alanda, üreticisiyle, ithalatçısıyla, perakendecisiyle kendi kendine yeten bir ülke olduğunun göstergesi olduğunu söyledi. Devlet ve sektörün örnek bir mücadeleye imza attığını ifade eden Erden, “Bu iş birliği yaklaşımı ve devletin sektörü destekleyici uygulamaları uzun vadeye yayılabilirse, tıbbi cihaz sektörü stratejik büyüme devrini başlatabilecektir. Böylelikle; Ar-Ge, inovasyon, üretim, gibi katma değeri yüksek alanlarda önemli bir yol alabiliriz,” dedi.

Tıbbi Cihaz Sektör Platformu üyesi de olan Erden, Platform’un Türkiye’nin tıbbi cihaz alanında kapasitesini geliştirmek üzere en önemli paydaş olan devletle ilişkilerin yakın ve sürekli bir diyalog zemininde yürütülmesi için girişimlerde bulunduğunu, otoriteleri çözüm bekleyen konular ve destek ihtiyacı ile ilgili düzenli olarak bilgilendirdiklerini ifade etti.

Sektör üç kat büyüyen talebi karşılamayı başardı

Pandemi nedeni ile hastaneler ve sağlık personeli Covid-19’a karşı büyük bir mücadele verirken, tedavide önem taşıyan birçok tıbbi cihaz, ekipman ve malzemeye olan yurt içi ve yurt dışı talep yüzde 300’e varan oranlarda arttı. Yaşanan bu ani talep artışına rağmen, sektörün her noktada varlığını hissettirdiğine dikkat çeken Erden, “Tıbbi cihaz sektörü, göz önünde olmasa da özellikle son dönemde yaşanan pandemi örneğinde olduğu gibi mücbir sebep hallerinde ve normal dönemlerde sessiz sedasız hayati önem taşıyan birçok tedavide başrol oynuyor. Sektörde yer alan firmalar Türkiye’nin binlerce noktasına tıbbi cihaz, malzeme ve hizmet götürüyor,” dedi.

Sektör ve devletin el ele verdiği örnek mücadele uzun vadede devam etmeli

Türkiye’nin sağlık hizmet birimleri, sağlık çalışanları ve sağlık sektörü tedarikçilerinin hükümetin ve Sağlık Bakanlığı’nın liderliğinde el ele mücadele ettiğini ifade eden Erden, karşılıklı bu yapıcı yaklaşımın uzun döneme yayıldığında, ekonomik açıdan daha da güçlenmiş bir sağlık sektörü meydana getireceğini söyledi. Erden şöyle devam etti: “Tıbbi cihaz sektörü, hizmetlerini aksatmadan sürdürmeye çalışırken, diğer yandan mali güçlüklerle de karşı karşıya kalmaktadır. Sürdürülebilir ve güçlü bir tıbbi cihaz sektörü için devletin sahiplenici ve destekleyici yaklaşımına ihtiyacımız var. Ödemelerimizi zamanında almamızı sağlayacak, artan döviz fiyatlarıyla birlikte yükselen faiz, gümrük ve kargo maliyetlerine karşı bizleri koruyacak uygulamalar hayata geçirilebilirse, ekonomiye çok daha fazla katkı yapabilecek, üretim,
Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarına odaklanabilecek gücümüz olacaktır. Doğru şekilde desteklenirse tarih yazabilecek bir tıbbi cihaz sektörümüz olduğunu hep birlikte gördük.”

Ertelenen ameliyatların başlatılabilmesi için etkin bir planlamaya ihtiyaç var

Gül Erden; Mayıs ayı ortasından itibaren kademeli bir normale dönüş süreci başlayacağının işaretlerinin kamu otoriteleri tarafından verildiğini, uzun süredir beklemekte olan tedavilerin ve cerrahi operasyonların başlaması için gerek hastane yetkililerinin gerekse devlet otoritelerinin doğru ve etkin planlama yapmasının önemli olduğunu ifade etti. Nasıl ve ne kadar etkin bir geri dönüş planı yapılacağının kritik olduğunu vurgulayan Erden, bir süredir beklemekte olan birçok tedavi ve ameliyat hastasına en güvenli hizmetin verilmesinin sağlanmasının sağlık sisteminin önündeki yeni bir aşama olduğunu söyledi.

Dünyada 550.000, Türkiye’de yaklaşık 10.500 ileri, çok ileri ya da total derecede işitme kaybı yaşayan bireyin kullandığı koklear implantının geliştiricisi ve üreticisi olan Cochlear’in faaliyet gösterdiği alanda da etkin sonuç alınabilecek ameliyatların yapılması için hastalar zamanla yarışıyor. Cihazın doğuştan işitme kayıplarında ya da yetişkinlikte ortaya çıkan kayıplarda erken teşhisin ardından zaman kaybetmeden uygulanması, duyma yetisinin geri gelmesi ve konuşma yetisinin de kaybedilmemesi açısından kritik önem taşıyor. Zamanında uygulaması yapılan her implant, bireyin normal yaşama adaptasyonunu bir o kadar kolaylaştırıyor. Böylelikle çocuğun ya da bireyin rehabilitasyon ve kaynaştırma eğitimi gibi ihtiyaçları daha kısa süreyle verildiğinden devletin yükü azalıyor. İlerleyen evrelerde, iş gücü verimsizliği, demans, depresyon gibi dolaylı ekonomik maliyetlerin de azalmasına imkan tanınmış oluyor.

Etiketler:

Yorumlar (0 yorum)

Henüz bu içerik için yorum yapılmamış.