YOZLAŞMANIN AİLE YAPISI VE TOPLUM ÜZERİNE ETKİLERİ

01.11.2024
Hüseyin Ayhan Hüseyin Ayhan

Son günlerde şöyle bir bakıyorum da etrafıma herkes çıkar peşinde dayanışma, yardımlaşma sıfır insanlarda. İnsanların birbirine saygısı da kalmamış, bu şekilde nereye gidiyoruz belli değil işte burada sormak gerekiyor. Yozlaşıyoruz ve Kime Güveneceğiz?

İnsanın zamanla anladığı acı gerçeklerden biridir güvenmek. En güvendiğiniz insan bile gün gelir güveninizi boşa çıkarır. Bir daha güvenmeyeceğinizi söyleseniz de güvenmekten kendinizi alamazsınız ancak çok geçmeden tekrar güveniniz zedelenir.

Yozlaşma, modern toplumların karşılaştığı önemli bir sorundur. Aile yapısındaki değişimlerin, bireylerin psikolojik ve sosyal gelişimleri üzerinde derin etkileri bulunmaktadır. Toplumun sağlıklı bir şekilde varlığını sürdürebilmesi için, aile yapısının güçlendirilmesi ve toplumsal değerlerin yeniden inşa edilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu, bireylerin ve toplumun refahı için elzemdir.

Aile, toplumların temel yapı taşıdır. Bu temel yapı taşı olan aile, yanlış politikalar ve yanlış uygulamalar sebebiyle ciddi anlamda tahrip edilmektedir

Modern toplumların hızla değişen dinamikleri, sosyal yapıyı ve aile yapısını derinden etkilemektedir. Yozlaşma, genellikle değerlerin, normların ve sosyal yapının aşınması olarak tanımlanır.

Yozlaşma, toplumsal normların ve değerlerin zayıflaması olarak ortaya çıkar. Bu durum, bireylerin etik ve ahlaki standartlarından uzaklaşmasına yol açar.

Toplumsal Yozlaşma Nedenlerini Şu Şekilde Sıralamak mümkündür.

1-Küreselleşme: Küresel iletişim ve etkileşim, farklı kültürlerin ve değer sistemlerinin iç içe geçmesine neden olur. Bu durum, bazı geleneksel değerlerin erozyonuna yol açabilir.

2-Teknolojik Gelişmeler: Dijitalleşme, bireylerin sosyalleşme biçimlerini değiştirmiştir. Sosyal medya ve sanal dünyada geçirilen zaman, yüz yüze iletişimin azalmasına ve ilişkilerin yüzeyselleşmesine neden olabilir.

3-Ekonomik Faktörler: Ekonomik sıkıntılar ve belirsizlikler, bireylerin ailelerine olan bağlılıklarını azaltabilir. Bu durum, aile içi ilişkilerin zayıflamasına ve bireylerin bireysel çıkarlarını ön plana çıkarmalarına neden olabilir.

Son yıllarda oluşan kanı “Kimseye güvenme, insanlara güvenme” peki diyelim ki böyle oldu nasıl güvensizlik içinde bir hayat sürdüreceğiz. Robotik bir hayat mı? Sürüp sadece günlük yaşayıp kendi ailemiz içerisinde mi?

Hayat devam ettireceğiz. Gerçi ortada ailede kalmadı onunda içi boşaltıldı.

Ekonomik zorluklar ile evlilikler zorlaşırken ne yazık ki Gomofobi diye bir kavramın ortaya çıktı bunun aile kurma korkusu olduğunu ve ileride ailelerin de yok olması gibi bir sıkıntılara neden olacağını düşünüyorum Çünkü kolaylaştırmak yerine zorlaştırıyoruz!

Aile aslında toplumun en küçük yapı taşı olarak öğrenmedik mi? Aile olmadan toplum olmaz denilmedi mi? Pek ne değişti de aile kavramı içi boşaltıldı ve aileler zarar görmeye başladı. Kanunlarımıza göre evlilik Hükümet nikahı/Resmi nikah ile kurulurken insanlar mutlulukta, hüzünde, zenginlikte ve fakirlikte yan yana ortak hareket etmek için söz verirken ne oluyor da yapı bu kadar kısa sürede sonlanıyor. Flört dönemleri yaşayan ve sonrasında birini sevdiğini söyleyerek evlenen çiftler neden kanlı bıçaklı hale geliyor?

Yozlaşmanın Aile Üzerine Etkileri; Yozlaşma, aile yapısını da etkileyerek, geleneksel aile modelinin dönüşümüne yol açmaktadır. Aile yapısındaki değişimler şunları içermektedir:

Nüfus Dinamikleri: Boşanma oranlarının artması, tek ebeveynli ailelerin yaygınlaşması, aile yapısını dönüştüren önemli faktörlerdir. Bu durum, çocukların sosyal gelişimini etkileyebilir. İletişim Bozuklukları: Aile bireyleri arasındaki iletişim sorunları, aile içi bağların zayıflamasına yol açabilir. Teknolojinin etkisiyle, bireyler bir arada bulunduklarında bile yüz yüze iletişim yerine dijital iletişimi tercih edebilir. Değerlerin Değişimi: Aile içindeki değerlerin değişmesi, bireylerin birbirlerine karşı sorumluluk ve bağlılık hislerini zayıflatabilir. Geleneksel aile değerlerinin yerini bireysel çıkarların aldığı durumlar, ailenin birlikteliğini tehdit eder.

Yozlaşmanın aile yapısı üzerindeki etkileri, daha geniş bir toplumsal bağlamda da gözlemlenebilir:

Toplumsal Bağların Zayıflaması: Ailelerin parçalanması, toplumsal bağların zayıflamasına ve bireyler arasındaki dayanışmanın azalmasına neden olabilir. Sosyal Adalet ve Eşitlik: Yozlaşma, sosyal adalet anlayışını etkileyerek, toplumsal eşitsizliklerin artmasına yol açabilir. Bu durum, toplumda huzursuzluk ve çatışmalara neden olabilir. Kültürel Kimlik: Geleneksel aile yapılarının yozlaşması, kültürel kimliklerin zayıflamasına neden olabilir. Bu durum, toplumun sosyal bütünlüğünü tehdit eder.

Burada şu söz aklıma geliyor. -"Güvensiz kalplerimizi karaktersiz insanlara borçluyuz." Yani “güven” bitti, her iki çift bir birinden bağımsız hareket ederek aile olamamakta ve büyük heyecanla başlayan ve çok paralara harcanan evlikler ne yazık ki güven oluşmadığı için bitebiliyor.

Burada anlatmaya çalıştığım aslında etrafımızdaki insanların karakterli yada karaktersiz olup olmamaları ile hayatımız ve evlilikler şekilleniyor.

Güvenin sarsılmasında etrafımızdaki karaktersiz insanlar etkin rol oynarken, Güvenin oluşmasında karakterli ve ahlaklı insanların rolü ortaya çıkıyor.

Din aslında ahlak temelli üzerinde yükselirken ne yazık ki günümüzde “Ahlakı” öldürdük, dolayısı ile de saygı ve sevgi biterken her şey karşılıklı çıkar ilişkisine bağlı hale geldi.

Toplumun bu kadar yozlaşmasında ne yazık ki televizyon ve sinemanın rolü kadar ne yazık ki yanlış anlatılan din, bunu ortaya çıkartan unsur ise cemaat ve tarikatlardır.

Peygamber Hz.Muhammed (S.A.V) kendisine sorulduğunda “Ben Güzel Ahlakı Tamamlamak İçin Geldim” diyor. Eskiden eksik fazla ama “Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Dersi” vardı. İşte 1986 yılından sonra bize dayatılan sadece din olmazsa olmazdır. “Dini kuraların” yaşanıp yaşanmaması kişi ile Allah arasındaki bir değerdir. Oysa Ahlak toplumsal olup toplumu ilgilendirmektedir.

Ahlak bozulduğunda ne yazık ki ortada ne aile nede toplumsal değerler kalıyor.

Kültürel ve Toplumsal ritüeller tek tek kayıp oluyor ve yazılı olmayan toplumsal ahlaki kurallar tek tek yok ediliyor. Sonra gençler arasında ve toplumda zina, uyuşturucu, alkol tüketimi artıyor. Peki suçlusu kim?

Ben buna şöyle diye bilirim; Ahlakla dini bir birinden ayıran ve yalan yanlış anlatılan dinin akili olduğunu söyleyen kişi ve kurumlardır.

Eğer bir ülkede zina suç olmaktan çıkıyorsa o ülkede artık ahlak ve değerden bahsedilemez.

Şu soruyu yazıyı bitirirken tekrar somak isterim; Aile hayatındaki yozlaşma, toplumun genelindeki yozlaşmayı temsil eder mi? Evet, aile hayatındaki yozlaşma genellikle toplumun genelindeki yozlaşmanın bir yansıması olarak kabul edilebilir. Aile, toplumsal yapının temel birimi olduğundan, aile içindeki değerler, normlar ve ilişkiler, daha geniş toplumsal dinamikleri etkiler aile hayatındaki yozlaşma, toplumun genelindeki yozlaşmanın bir göstergesi olarak değerlendirilebilir. Aile yapısındaki sorunlar, toplumun sosyal dokusunu ve bütünlüğünü tehdit eden daha büyük sorunların bir parçası olarak ortaya çıkar. Bu nedenle, aile yapısını güçlendirmek, toplumsal yozlaşmayı önlemenin önemli bir adımıdır.