Birileri size her şey serbest mi dedi?

19.09.2024
Serkan Yazıcı Serkan Yazıcı

BİRİLERİ SİZE HER ŞEY SERBEST Mİ DEDİ?

Trafik kuralları, hepimizin güvenliği için var olan, toplum düzenini korumayı amaçlayan evrensel ilkelerdir. Ancak ne yazık ki, Samsun'da bu kuralların ihlal edildiğini özellikle dolmuşlar ve toplu taşıma araçlarında sıkça görüyoruz. Sanki bu araçlara farklı bir düzen uygulanıyormuş gibi hareket ediyorlar. Trafik ışıkları, şerit kuralları, hız sınırları onlar için birer formalite mi? "BİRİLERİ SİZE HER ŞEY SERBEST Mİ DEDİ?" diye sormak geliyor insanın içinden.

Kural Tanımayan Bir Kaos

Özellikle dolmuş şoförlerinin, trafik ışıklarına yaklaşırken sergiledikleri tutum gerçekten düşündürücü. Yan şeritteki araç sarı ışıkta yavaşlayıp durmaya hazırlanırken, dolmuş şoförleri sanki özel bir ayrıcalıkları varmış gibi kırmızı ışık yanmasına rağmen hareket ediyorlar. Peki, bu acele niye? Daha fazla yolcu mu almak, zaman mı kazanmak? Yoksa sadece "ben bu yolda kurallardan muafım" gibi bir düşünceyle mi hareket ediyorlar?

En ilginci ise, eğer önlerinde bir araç kurallara uygun bir şekilde yeşil ışığın yanmasını bekliyorsa, bu durum onlara bir hakaret gibi geliyor. Korna sesleriyle, selektörle, bağırışlarla aracı taciz ediyorlar. Yetmezmiş gibi, bazen sözlü saldırılar, küfürler havada uçuşuyor. Bu tarz saldırgan davranışların sadece trafik ihlali değil, aynı zamanda toplum içinde bir öfke kültürünü beslediğini unutmamalıyız.

Trafik Terörü ve Sonuçları

Bu tür ihlallerin ve umursamazlıkların sonuçları bazen basit bir tartışmayla sınırlı kalmıyor. Kuralına uygun hareket eden bir sürücü, bu dolmuşların hatalı geçişi nedeniyle kazaya karışabiliyor. Zaman kaybı, maddi zarar ve daha da önemlisi ruhsal olarak yıpranma... Bunlar belki telafi edilebilir, ama ya işin ucunda bir yayanın canı varsa? Dolmuş şoförlerinin sırf aceleleri var diye yaptıkları kural ihlalleri, bir yayaya çarptığında geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabiliyor. Ne yazık ki, bu tür olaylar da göz ardı ediliyor. Trafikte yol çalmak, başkasının hakkına girmek adeta normalleşmiş durumda.

Bir de bu durumun ahlaki boyutunu düşünelim. Sırf hızlı hareket etmek uğruna yapılan kural ihlalleri, başka insanların hayatını tehlikeye atmak, hukuki ve etik açıdan büyük bir sorundur. Trafik, bir medeniyet göstergesidir. Eğer kurallara uymak sadece "bazılarının" sorumluluğunda ise, o zaman ortada büyük bir adaletsizlik vardır. Kurallara uyan insanlar aptal yerine mi konuyor? Neden bu haksızlığa göz yumuluyor?

Denetim Nerede?

Peki, bu kadar ihlale rağmen neden bir denetim yok? Yolların birçok noktasına yerleştirilen kamera sistemleri bu ihlalleri görmüyor mu? Ya da bir şekilde görmezden mi geliyor? Kendi tecrübemden biliyorum; birkaç kez sarı ışık ihlali nedeniyle ceza yemişimdir. Aynı şekilde birçok sürücünün de sarı ışıkta biraz erken geçtiği için ceza yediğini biliyorum. Ancak ilginçtir ki, toplu taşıma araçları sanki bu denetim sistemlerinin dışındaymış gibi davranabiliyor. Bu noktada insan ister istemez "Birileri bunlara gerçekten her şeyin serbest olduğunu mu söyledi?" diye düşünüyor.

Bu sorunun cevabını bulmak için derinlemesine bir araştırmaya gerek yok aslında. Cevap, sistemdeki zaafiyetler ve toplu taşıma şoförlerinin bu zaafiyetleri suistimal etmesinde yatıyor. Eğer bu araçlara sadece bir kez dahi ciddi bir ceza uygulansa, belki de bir daha bu kadar pervasız davranmazlar. Ama ne yazık ki, bu cezasızlık kültürü devam ettiği sürece, toplu taşıma araçlarının kural ihlalleri de devam edecektir. Çünkü bu şoförler, kendilerine bir şey olmayacağına inanıyorlar.

Çözüm Nerede?

Bu durumun çözümü basit gibi görünse de, aslında derinlerde yatan birçok sorun var. Öncelikle, bu tür ihlalleri ciddiye alan bir denetim mekanizması şart. Kamera sistemlerinin sadece özel araçları değil, toplu taşıma araçlarını da eşit şekilde denetlemesi gerekiyor. Eğer bu sağlanmazsa, toplum içinde bir öfke kültürü büyümeye devam edecek. Kurallara uyan insanlar, bu ihlaller karşısında kendilerini çaresiz hissedecek ve bir noktada belki de onlar da kuralları ihlal etmeye başlayacak. Çünkü adaletsizlik, sadece kuralları ihlal edenlerin sorunu değil, aynı zamanda o kurallara uyanları da etkileyen bir durumdur.

Sonuç olarak, Samsun'daki toplu taşıma araçlarının bu pervasızca tutumları artık bir "trafik terörü" haline gelmiş durumda. Bu duruma bir an önce müdahale edilmezse, daha büyük kazalar, daha büyük sorunlar ve en kötüsü, daha fazla can kaybı yaşanması kaçınılmazdır. Herkesin sorumluluk sahibi olduğu, adil bir trafik düzeni için yetkililerin bu soruna acilen el atması gerekiyor. Çünkü birilerine gerçekten "her şey serbest" dememiş olmalılar, değil mi?